SIKÇA SORULAN SORULAR

Mine Ağır Özel Eğitim, Rehabilitasyon ve Psikolojik Danışmanlık’a yöneltmek istediğiniz ve merak ettiğiniz tüm soruların yanıtlarını bu sayfadan takip edebilirsiniz.

ABA Terapisi Nedir?

ABA (Applied Behavior Analysis) California Üniversitesi’nde Psikolog Dr. Ivar Lovaas tarafından geliştirilmiş olup, otizmli bireylerin eğitimlerinde bilimselliği kanıtlanmış tek yöntem olarak bilinmektedir.

ABA, sadece otizmde değil, davranış problemi yaşayan tüm çocuklarda etkili olan bir öğretim sistemidir. ABA’da asıl hedef yanlış ya da bozuk olarak görülen davranışların (öfke, zarar verici, tekrarlayıcı davranışlar vb.) toplum kural ve şartlarına entegre edilmesidir.

Yanlış olan davranışı düzeltmek ve yeni davranışlar kazandırmak temel amaçtır.

ABA eğitimine özellikle 3 yaş ve öncesinde başlanmalıdır. Eğitimlerin en az 1 sene ve haftada 20 saatten daha az olmamak kaydıyla alınması önemlidir. ABA uzmanları süre konusunda çocuğunuzun gelişimiyle beraber size yardımcı olacaktır.

ABA Terapisi’nin İlkeleri Nelerdir?

ABA eğitiminde bütün davranışlar alt basamaklara ayrılarak öğretilmektedir. Bu davranışlar öğretilmeye çalışılırken belirli temel ilkeler üzerinden ilerlenir.

Bu ilkeler;

  • Uygulamalı Olmalı
  • Davranışsal Olmalı
  • Analitik Olmalı
  • Etkili Olmalı
  • Genellenebilir Olmalı
  • Teknolojik Olmalı
  • Sonuçlandırılabilir Olmalı

 

Erken yaşta ve yoğun bir şekilde alınacak ABA eğitimiyle beraber çocuk yaşıtlarını okul dönemine kadar hızla yakalayacaktır.

DEHB Nedir?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk yıllarından başlayan nörogelişimsel bir bozukluktur. Aşırı hareketlilik, dikkatsizlik ve davranış limitlemesinde problem (dürtüsellik) olarak kendini gösteren bu sorun, çoklukla okul çağında fark edilir.

DEHB tanısı, tek bir aşırılığa bağlı olarak koyulamaz. Söz konusu aşırılıklar, gündelik hayatta, toplumsal uyumda ve öğrenmede sorun yaratırsa dikkate alınmalıdır.

Hastalığın tanısı klinik ortamda konur. Görüntüleme sistemleri hastalığın tanısının konulmasında etkili değildir.

DEHB Belirtileri Nelerdir?

DEHB kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte bazı belirgin belirtiler dikkate alınmalıdır. Bu belirtiler şöyle sıralanabilir:

  • Dikkat eksikliği,
  • Derse odaklanma problemi,
  • Dikkatin kolayca dağılması,
  • Sürekli yerinden kalkma isteği ve sabit kalamama problemi,
  • Sabırsızlık,
  • Sessizce oynama ya da boş zaman aktivitelerinde uyumsuzluk,
  • Sıklıkla aşırı konuşma ve karşısındakinin sözünü kesme,
  • Basit, dikkatsizliğe dayalı hatalar.

DEHB Tedavisi Nasıl Yapılır?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), tedavisinde ilaçların önemli bir yer tuttuğu ancak tek başına yeterli olamadığı nörogelişimsel bir bozukluktur. Her bireyde farklı düzeylerde görülen DEHB tedavisinde, uygulama yöntemlerine psikiyatrist ve psikologlar eşliğinde karar verilir.

DEHB’ye eşlik eden sorunların başında gelen öğrenme güçlüğü, aile içi sorunlar ve olası ruhsal sorunların çözümü için psikolojik ve eğitsel çalışmalar da tedavi kapsamına alınmalıdır.

DIR Modeli Nedir?

DIR, multidisipliner ve kapsamlı bir modeldir. Çocuğun bütün olarak değerlendirildiği bu yöntemde, insanlarla iletişim üzerinde durulur. DIR modelinin kapsamında yer alan 3 farklı gelişim ilkesi bulunur.

 

D (Development) Gelişimsel Bölüm

Gelişimsel bölümde altı duygusal gelişim basamağı vardır. İlk olarak çocuğun gelişim basamaklarından hangisinde yer aldığının tespit edilmesini sağlar.

  • Ortak ilgi – Dikkat
  • Bağlantı kurma
  • İki yönlü iletişim
  • Karşılıklı problem çözmeye yönelik etkileşim
  • Duygusal fikirler
  • Soyut düşünme, nedensellik

 

I (IndividualDifferences) Bireysel Farklılıklar Bölümü

Bireysel farklılıklar bölümünde çocuğun çevresi ve kendi bedeni üzerinden gelen uyaranlara tepkisi ölçülür. Bu tepkileri ölçümlendikten sonra da çocuğa uygun olabilecek etkili bir çalışma programı oluşturulur.

R (RelationshipBased) İlişki Temelli Bölüm

Gelişimsel ve bireysel farklılıklarda incelenen durumlar için harekete geçilen bölüm burasıdır. Aile ve eğitimci çocukta yapılan incelemeler ışığında, çocuğun fonksiyonel ve duygusal gelişiminde ilerlemeye başlar.

DIR Floortime Nedir?

DIR Floortime tekniği çocuk psikiyatristi Dr. StanleyGreenspan’in tarafından geliştirilen bir tekniktir. Özellikle çocukların güçlü ve zayıf yönlerini tespit etmeyi ve odaklanmayı, anlamayı ve değerlendirmeyi amaçlayan DIR Floortime modeli; Gelişimsel, Bireysel Farklılıkların Gözetildiği ve İlişki Temelli yaklaşımlı olarak anılmaktadır.

Ebeveynlerin çocuklarının gelişimlerini desteklemeleri ve onları daha iyi tanıması amacına hizmet eden Floortime, çocuklar ve ebeveynleri arasındaki ilişkiyi oyun temelli bir etkileşime dönüştürmeyi hedefler.

Floortime modeli kapsayıcı ve bireyleştirilebilen özelliği ile gelişim geriliği olan çocukların ölçme ve değerlendirilmesi noktasında da önemli faydalar sağlamaktadır. Sağlıklı gelişime dair önemli aşamaların incelenebildiği ve takibinin sağlanabildiği Floortime yaklaşımı, ilişki temelli model içerisinde bir strateji olarak yer almaktadır. Floortime özellikle gelişimsel kabiliyetlere yönelik teşvikte bulunarak duygusal açıdan anlamlı bir öğrenme süreci sunmaktadır.

Disleksi Nedir?

Özel öğrenme güçlüklerinden günümüzde en sık karşılaşılan sorun Disleksi’dir.

Günümüzde Disleksi hala zamanında teşhis edilememektedir. Anne ve babalar mümkün olduğunca çok gözlemde bulunmalı ve belirtilerin artması halinde mutlaka uzmana başvurmalılardır.

Disleksinin Belirtileri Nelerdir?

Disleksi’de bebeklikten itibaren gözlemlenebilen pek çok belirti mevcuttur. Belirtiler 3 ana aşamada incelenebilir.

  • Okul Öncesi Belirtiler:

Özellikle çocuğun okul öncesi döneme başlaması ile ortaya çıkan ya da artan belirtilere dikkat etmek gerekir. Bu dönemle birlikte yeni beceriler edinmeye başlama evresine giren çocukta;

 

  • Sağı ve solu ayırt edememe
  • Renkleri ve sayıları öğrenmede zorlanma
  • Hayvanları ve meyveleri öğrenmede güçlük yaşama
  • Sebze ve meyve gibi terimleri karıştırma
  • Bazen ince motor becerilerde zayıflık gözlemlenebilen birincil belirtilerdir.

Okul öncesi dönemde gözlemlenen belirtiler erken tanı açısından önemlidir. Zira erken tanı uygulanacak destek eğitimlerin yeterliliğini belirgin miktarda arttırmaktadır.

 

Okula Başlama Evresindeki Belirtiler:

  • Kelimeleri, harfleri ve sesleri öğrenmede güçlük
  • Sınıf içerisinde verilen talimatları takip etmekte güçlük yaşama
  • Öğrenilen kelimeleri harflerine ve hecelerine ayırmada güçlük yaşama
  • Kelime ve ses bilgisinde zayıflık
  • Ödev ve yazılı çalışmalarının çok zaman alması
  • Zaman yetiştirememe
  • Organize olmakta güçlükler yaşama gibi belirtiler aile, öğretmen ya da birincil bakım veren tarafından belirgin olarak gözlemlenebilmektedir.

 

Bu belirtilerle birlikte çocukta devamlı bir asabiyet hali, okuldan kaçmak için sürekli olarak çeşitli taktikler geliştirme bazen ısrarla gitmek istememe gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.

Okuma Dönemindeki Belirtiler:

Okuma dönemini geçen çocuklarda en sık karşılaşan belirtiler okuma ve yazmada yapılan yanlışlıklardır;

  • Benzer harfleri karıştırma (d-b-p ya da m-n gibi yazımı benzeyen harfler)
  • Kelimelerdeki harf sırasını tersten algılama (en-ne ya da çok-koç gibi)
  • Aynı satırı okumaya devam etmekte güçlük yaşama ya da bir sonraki satıra geçerken sağ ve sol akışına dikkat etmekte zorlanma
  • Harf ekleme
  • Hece tekrarı ( kafeterya- kafefeterya gibi)

Down Sendromu Nedir?

Down Sendromu, bir kromozom anomalisidir. Ortalama her 800 doğumdan birinde görülen Down Sendromu’nun sebepleri net olarak bilinmemekle birlikte; 35 yaş üstü hamilelikler en önemli risk faktörü olarak kabul edilmektedir.

Net bir veri olmamakla birlikte Türkiye’de 70 bin civarında Down Sendromlu bireyin yaşadığı tahmin edilmektedir.

Down Sendromu; anne karnında 11-14. haftalarda yapılan ultrason ve kan testleri ile % 100’e yakın oranda tespit edilebilmektedir.

Down Sendromlu Bireylerin Genel Fiziksel Özellikleri Nelerdir?

Down Sendromlu bireylerin bazı farklı fiziksel özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler şu şekilde sıralanabilir:

  • Küçük ve çekik gözler
  • Düz ve basık burun yapısı
  • Kısa ve basık boyun, kalın ense
  • Kısa parmaklı, küçük eller
  • Aşağı yerleşimli, küçük kulaklar
  • Gevşek ve bombeli karın
  • Gevşek kaslar
  • Normalden kısa boy

Down Sendromu Tedavisi Mümkün müdür?

Down Sendromu, tedavisi olan bir hastalık değil bir kromozom anomalisidir. Ancak bireyin yaşam kalitesini artıracak bazı terapiler fayda sağlamaktadır. Hangi terapilerin uygulanacağı konusu bireyin yaşı, sosyal çevresi, genel sağlık durumu gibi kriterler ışığında netleştirilir.

Fizik tedavi ve işitme cihazı, oturma minderi gibi yardımcı teknolojiler ile Down Sendromlu çocuğun yaşam kalitesinin yükseltilmesi hedeflenebilir.

Dil ve konuşma terapileri ile, çocuğun dil ve dudak kaslarının gelişmesi ve bu sayede iletişim becerilerinin artırılması hedeflenir. Öte yandan ergoterapi ile, çocuğun yemek yeme, giyinme, dişfırçalama gibi ince motor beverilerinin artırılması desteklenir.

Duyu Bütünleme Nedir?

Duyu bütünleme, duyguların bir bütün halinde organize olarak çalışmasıdır. Kısaca özetleyecek olursak sistem şöyle çalışır:

  • Duyu organlarımız çevreden gelen uyaranları algılar.
  • Edinilen veriler merkezi sinir sistemimiz tarafından işlenir.
  • Beynimiz bu bilgilere uygun bir cevap oluşturur.
  • Oluşturulan cevap için harekete geçilir.

Duyu Bütünleme Terapisi Nedir?

Duyu bütünleme tedavisi, özel eğitimi destekleyen bir yöntemdir. Profesyoneller eşliğinde salıncaklar, tırmanma merdivenleri, pürüzlü yüzeyler gibi tüm duyulara hitap edecek araç ve gereçler kullanılır. Bu tedavi dışardan gelen uyaranlara karşı çocuğun tepkilerinin düzeltilmesi, duyularını kontrol edebilmesi ve cevap vermesini sağlaması için oldukça önemli bir tedavi yöntemidir. Duyu bütünleme terapisinde esas amaç; vücudun farklı bölgeleri uyararak duyuların koordinasyonunu aktif etmektir.

Duyu bütünleme terapisi; direkt olarak çocuğun merkezi sinir sistemine etki eder. Bu sayede sinir sisteminin gelişimine destek olur. Duyusal bütünlenme tedavisinde de hedef; tüm duyu bilgilerini ortak bir şekilde algılayıp, yorumlayıp, cevap vermesini sağlamaktır. Bu sayede çocuk dış dünyadan gelen duyu bilgilerine de adapte olur.

Duyu Bütünleme Bozukluğu Nedir? Sebepleri Nelerdir?

Duyu bütünleme bozukluğu, 5 duyu organından gelen sinyallerin doğru bir şekilde iletilememesidir, beyin tarafından doğru algılanmamasıdır.

Duyu bütünleme bozukluğunun sebebi tam olarak bilinemez. Ancak genel olarak buna yol açan faktörler:

  • Yetersiz beslenme,
  • Yemeklerdeki ve havadaki kimyasallar,
  • Doğumsal sorunlar,
  • Duyusal bütünleme sorunlarına karşı genetik yatkınlık,
  • Toplumsal eğilimler, olarak sıralanabilir.

Hangi durumlarda Duyu Bütünleme Terapisi Uygulanır?

Duyu bütünleme terapisi 3 ay – 15 yaş arası çocuklara uygulanmaktadır. Yetişkinlik döneminde de duyusal bütünleme problemleri yaşayan bireylere duyusal bütünleme terapisi uygulanabilir. Duyusal bütünleme terapisinin uygulandığı hastalık grupları:

  • Duyu bütünleme bozuklukları,
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozuklukları,
  • Otizm,
  • Serebral plasi,
  • Down sendromu,
  • Gelişimsel gecikmeler,
  • İnce ve kaba motor işlev bozuklukları,
  • Zihinsel engeller,
  • Psikososyal bozukluklar, olarak sıralanabilir.

Otizm Nedir?

Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık, gelişimsel bir bozukluktur. Sosyal alanda etkileşimde problem, sözel ya da sözel olmayan iletişimde gecikme ya da sapma, kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayan hareketler ile kendini gösteren otizm, pek çok toplumda görülmektedir. Otizmin nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, genetik temelli olduğuna dair bulgular vardır.

2018 verilerine göre; dünya üzerinde 59 çocuktan birini etkileyen otizmden, ülkemizde 550.000’den fazla çocuğun etkilendiği düşünülüyor. Erkek çocuklarında kız çocuklarına oranla 4 kat daha sık görülen otizmin görülme sıklığı her geçen yıl artmaktadır.

Tanısı çoklukla 12 ila 18. aydan itibaren konulabilen otizmde, erken tanı son derece önemlidir. Otizm tedavisinin ana öğesi eğitimdir ve eğitimden kasıt; anne, baba ve çocuğun eğitime dahil edilmesidir. Eğitim sürecinde amaç, çocuğun olumlu davranışlarının pekiştirilmesi ve uygun olmayan davranışlarının azaltılabilmesidir. Eğitim sürecinde ailelerin, öğretmen ile yakın temas çalışması ve tutarlı bir tutum sergilenmesi başarı için son derece önemlidir.

Otizmle baş etmek sabır, zaman ve enerji gerektirir. Anne ve babalar bu zor süreçte tükenmiş, yorgun ve çaresiz hissedebilirler. Bu noktaya gelmeden profesyonel destek almak son derece önemlidir. Çünkü bu yolculukta en önemli şey anne ve babanın ruhsal ve psikolojik açıdan iyi durumda olmasıdır.

Otizm Belirtileri Nelerdir?

Otizmin tespitini kolaylaştırmak için belirlenmiş bazı davranış biçimleri vardır. Bu davranış biçimleri belirlenmiştir. Aşağıdaki özellikler eğer genel bir davranış biçimi olarak gözlemleniyorsa tanı koymak doğru olur. Bu tarz tanıların konulmasında profesyonel bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Tipik otizm belirtileri şöyle sıralanabilir:

  • Göz kontağı kısıtlıdır ya da yoktur.
  • Çevreye ilgisizdirler.
  • Adına tepki vermezler.
  • Aşırı hareketli ya da hareketsiz olabilirler.
  • Bazıları fiziksel temasa (öpülme, sarılma vs.) izin vermez ya da hoşlanmazlar.
  • Çoğunlukla insanları değil cansız varlıkları tercih ederler.
  • Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler.
  • İşaret etmezler, ihtiyaçlarını yetişkinin elini kullanarak ifade ederler.
  • Taklit becerisi yoktur ya da sınırlıdır.
  • Konuşma birçoğunda gelişmemiştir.
  • Konuşma gelişse bile bunu iletişim aracı olarak kullanmazlar.
  • Ekolaliktirler, söylenenleri sürekli tekrar ederler.
  • Zamirleri ters kullanırlar.
  • Uygun olmayan vurgulamalar, kalıp cümlelerle konuşurlar.
  • Mekanik ve tek düze ses tonu kullanırlar.
  • Uygunsuz gülme ve kıkırdamalar vardır.
  • Düzen takıntıları vardır.
  • Nesne takıntıları vardır. Objelere gereksiz yere bağlanma(İp, pet şişe, araba vs.)
  • Rutinlerindeki değişikliklere tepki gösterirler.
  • Tekrarlayan davranışları (stereotipiler) vardır. (Nesneleri çevirme, el çırpma, kanat çırpma, zıplama, kendi etrafında dönme, parmak ucunda yürüme…)
  • Oyuncaklarla gerektiği gibi oynamazlar. (Arabaları dizerler, topu çevirirler.)
  • Hayali oyun oynamazlar.
  • Sürekli aynı oyunları oynamayı tercih ederler.
  • Bazıları çok inatçıdır.
  • Bazıları ses, acı, koku, ışık ve dokunuşa aşırı hassasiyet gösterebilir.
  • Bazıları soğuk, sıcak, acıya duyarsız olabilir.
  • Bazıları tehlikeye karşı duyarsız olabilir.
  • Yemek yeme bozuklukları vardır.
  • Bazıları kendine, çevresindekilere ve eşyalara zarar verebilir.
  • Beklemeye ya da isteklerini ertelemeye pek tahammüllü değillerdir.

Otizm Tedavisinde Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Otizmli her çocuğun eğitim biçimi kendine özgüdür. Ancak bu süreçte ailelerin tutumunun çok önemli olduğunu belirtmek gerekir. Çocuğun tedavisini destekleyecek ve ailenin yaklaşımını belirlemesi önerilen 6 önemli kural şu şekilde sıralanabilir:

-Uygun Davranışları Ödüllendirin: Olumlu pekiştirme, en etkili uygulamalardan biridir. İyi bir gözlemci olmak, pekiştireçler sunmak için fırsatları değerlendirmek önemlidir. Çocuk neden ödüllendirildiğini bilmelidir.

-Özgüvenini Destekleyin: Çocuğun yapamayacağı bir davranış ya da beceriyi istemek güvenini zedeler. Tek başına yapabileceği işleri desteklemek gerekir.

-Aşırı Korumacı Olmayın: Aşırı korumacı davranmak çocuğun bağımsız hareket etmesini engeller. Kendi başına bir şeyler yapmasına fırsatlar vermek gerekir.

-İlişkilerini Düzenleyin: Çocuğun bakımı ile ilgilenen kişilerin (bakıcı, anneanne, babaanne gibi) doğru seçilmesi ve otizm hakkında bilgilendirilmesi gerekir.

-Onu Şaşırtın: Çocuğun istek ve hareketlerine her seferinde aynı tepkiyi vermemek, farklı tepkilerle onu şaşırtmak gerekir.

-Çocuğunuzu Televizyondan Uzak Tutun, Sosyalleştirin: Televizyon, telefon ve bilgisayardan çocuğu uzak tutmak ve tek başına oynaması, bireysel hareket etmesi yerine birileriyle birlikte faaliyet yapması desteklenmelidir. Çocuk asla eve kapatılmamalı, çevredeki insanların bakışları ya da soruları aileyi etkilememelidir.

Otizm Spektrum Bozukluğu’nda Floortime Modeli Uygulanabilir mi?

Floortime modeline göre Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklarda gözden kaçırılan ve geliştirilemeyen 6 önemli gelişimsel aşama söz konusudur. Bu aşamalar, normal gelişim gösteren çocukların 4 yaşına kadar kazandıkları becerilerdir. Ancak Otizm Spektrum Bozukluk tanısı almış çocuklarda, belirtilen kritik gelişimsel özelliklerde zorlanma ve gecikmeler söz konusudur. Çocuğun önderliğinde ve bakım verenle anlamlı bir oyun etkileşimi sağlanmasıyla bu önemli becerilerin güçlendirilmesi ve çocuğun gelişim hiyerarşisindeki basamakları tırmanması sağlanabilir. Bu 6 aşama şöyle sıralanır:

  1. Aşama: Regülasyon ve Dikkat
  2. Aşama: Birliktelik
  3. Aşama: Hedefe Yönelik İki Yönlü İletişim
  4. Aşama: Ortaklaşa Problem Çözme Becerisi
  5. Aşama: Sembolik Oyun
  6. Aşama: Fikirler Arasında Köprü Kurabilme